12.11.2017 tarihinde YURT GAZETESİ’nde yayınlanmıştır.
http://www.yurtgazetesi.com.tr/didimin-sivil-gucu-makale,14248.html
Biri kız, biri erkek iki çocuğum var. İkizler.
Her sabah kahvaltımıza eşlik eden İsmail Küçükkaya’yı izliyoruz bir yandan. Kızım sordu? (İsmi Sırma)
- Çocuğum, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasına laiklik diyoruz işte…
Deyiveriyorum bir çırpıda, ezberlemişim. Sözlük gibi konuşuyorum çocukla. Zaten benim laiklik tanımımın, Uygar’ın da (oğlum) Sırma’nın da aklında hiçbir yere karşılık gelmediği çok açık, anlamaz gözlerle bakıyorlar, ama anlamadık da demiyorlar. Çünkü onlar da benim gibi, okulda ezberlemişler.
Aslında laikliğin, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olduğunu önceden de duymuşlar, ama anlamamışlar. Bir de annelerine soruyorlar: “Belki o bu işin gerçeğini anlatıverir de olay kafamızda çözülür” diye.
Sohbetin en çarpıcı cümlesi “Tabii yani, devletin dini olur mu?” yine Sırma’dan geliyor.
Uygar da örnekler vererek kardeşinin cümlesini pekiştiriyor. İçimiz rahatlıyor, kendimizle gizli bir gurur duyuyoruz “Çocuklara çok güzel anlattık” diye.
Kısa bir süreliğine de olsa sevinsinler dedik, ses etmedik. Demedik ki; “çocuğum yeni bir sınav mutlaka gelir” Bekledik kara bahtımıza hangi sınav çıkacak diye. Beklenen haber MİS gibi geldi.
Yeni sınavımızın adı: Milli İzleme Sınavı. Kod Adı: MİS
Türkiye’nin 81 ilinin 24 şehrini pilot uygulama için seçmişler. Aydın da bu kör talihli şehirlerden birisi olarak belirlenmiş.
Ne olur, ne kalır bilinmez. Pilot uygulamanın, pilot denekleri olarak bizim çocukların neyle karşılaşacağı şu an için öngörülemez.
Kaderciyiz, beklemedeyiz, herkes gibi MİS gibiyiz...
Çocuklarımızın geleceğini görememenin çaresizliği ve kaderciliği çıkmazındayız. Çökmüş bir eğitim sisteminin içinden kurtarmaya çalıştığımız pırıl pırıl, doğuştan zihni açık çocuklarımız için endişeliyiz, şaşkınız. Ne mi istiyoruz? ADALET istiyoruz.