top of page
  • Yazarın fotoğrafıBaşak Kamacı Budak

DİDİM KOŞARKEN


13.12.2017 Tarihinde YURT GAZETESİ’nde Yayınlanmıştır.


Düşüncelerimizi görünür kılmanın ve yaygınlaştırmanın en güçlü kanalı olan siyaset, bazen tersine işliyor ve yaşam alanlarımızı daraltan kısır bir arenaya dönüşüyor. Aristo’ya göre “insan mutluluğunu gerçekleştirme sanatı” olan siyaset, ülkemizde adeta mutsuzluk üretmeye kendini adamış görünüyor.


Duruma yerel siyaset açısından bakıldığında ise kentlerin dinamizmi ile entegre olamamış hantal yapılarla karşılaşıyoruz.


Didim gibi hızlı gelişimine rağmen, kentleşme sürecini tamamlayamayan yerlerde eksikliğini en çok hissettiğimiz duygu bir ve bütün olma duygusu. Yani ahenk.


Etrafımızda her şey o kadar hızlı değişiyor ki... Örneğin; işten eve giderken, yeni bir apartmanın 1 haftada yükselmiş olduğuna, daha yeni açılmış olan restoranın tabelasının inmiş, yerine yeni bir marketin açıldığına tanık oluyorsunuz. Yeni umutlarla, yeni girişimlerle hareket halinde, sürekli değişen ve insanlarıyla beraber kendini arayan Didim’i her sokakta hissedebiliyorsunuz. Yani civa gibi, kenti avuçlarınızda hissedemiyorsunuz, mekan algınız sürekli değişiyor. Baskın his ise karmaşa.

Bu dinamik kentleşme sürecinin değişmeyen tek yanı yerel aktörleri.

Nüfusu 80.000’e yaklaşan Didim’de; kurumlarda, meslek kuruluşlarında ve siyaset arenasında, kentteki hızlı değişim ve yenilenmenin yansımasını görmek pek mümkün değil.

Örneğin; yapılaşmanın yoğun olduğu ve sürekli yeni inşaatların yapıldığı Didim’de Mimarlar Odası Şubesi bir zamanlar vardı, kapandı.

Kente estetiği ve uyumu getirmesi gereken, Didim’in geleceği için en önemli sözü söylemesi gereken mimar arkadaşlarımız örgütlü durumda değiller.

Bir başka örnek: Kentin sorunlarını ve geleceğini hemşerilik hukuku çerçevesinde tartışabileceğimiz en önemli kurumlarımızdan biri olan Didim Kent Konseyi. Büyük heyecanla kurulan, önemli etkinliklere imza atan Kent Konseyi bugün neden aktif değil?

KENT KOŞARKEN, DİDİMLİLER NEDEN EMEKLİYOR?

İnsan düşünmeden edemiyor.

Bu memlekette insan yetişmiyor mu? Gençler nerede?

Çok hasta muayene eden yorgun doktor misali, sahnedekiler yorgun, heyecansız.

Gençlerin zekasının parıltısı, taze ruhu, temiz enerjisi lazım bize.

Didim dinamizm istiyor, yenilenmek istiyor.

Herkes eleştiriyor, Didim ile ilgili herkesin bir fikri mutlaka var. Ama kimse elini taşın altına koymuyor.

Didim’in kültürel, kentsel ve sosyal gelişimine katkı sunabilecek, nitelikli yüzlerce, belki de binlerce insan “Ben de varım” demiyor. Evinde oturmaya devam ediyor. Ve sahnedeki aktörler değişmiyor, Didim gelişemiyor.


Nerede doğmuş olursanız olun, nereden göçmüş olursanız olun; gelin artık Didim’e kendinizi ait hissedin, sevin.


Didim’in geleceğinde bizim de söz hakkımız var diyelim, kurumları çalışmaya zorlayalım.

Değişmekten ve değiştirmekten korkmayalım.


0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page