top of page
  • Yazarın fotoğrafıBaşak Kamacı Budak

İNSANLIĞIN DÜĞÜN GECESİ

17.12.2017 Tarihinde YURT GAZETESİ’nde yayınlanmıştır.



“Gönül birliği dil birliğinden yeğdir.

Gerçek güzellik, ruhun güzelliğidir

Aşksız olma ki, ölü olmayasın

Aşkta öl ki, diri kalasın

Hamdım, piştim, yandım.”

Yaşamını bu sözlerle özetleyen, İslam dünyasının en önemli alimi Mevlana Celalleddin-i Rumi’nin bugün, yani 17 Aralık ölüm yıldönümü. Mevlana’nın ölümü, Konya’da Şeb-i Arus Törenleri ile “kutlanıyor”.


Kutlanıyor, çünkü Mevlana öldüğü günün bir matem günü olmadığını, bir Düğün Gecesi olduğunu söyler. Ölüm onun için, “Hakk’a Vuslat” yani “Yaradana Kavuşma”dır.


Yüzyıllar evvel, evrensel uyum yasasını, var olan her şeyin birbirine bağlı olduğunu keşfetmiş bir dehadır Mevlana. Bugün söyleyeceğimiz hiçbir söz, O’nun yaşarken söylediği ve insanlığa verdiği mesajları kadar etkileyici olmuyor. Kelimeler kifayetsiz kalıyor. O yüzden biz susalım, Mevlana konuşsun:


“Kusur bulmak için bakma birine.

Bulmak için bakarsan bulursun,

Kusuru örtmeyi marifet edin kendine,

İşte o zaman kusursuz olursun.”

Evrenin mükemmel dengesinin, insanda vücut bulduğu inanışına dayanan, Mevlana’nın felsefesine göre; “Sevgi şifadır. Sevgi güçtür. Sevgi; değişimin mührüdür”. Çünkü “iyilik aradın mı, insanda kötülük kalmaz”.


Onun için tüm dinlerin özü aynıdır. Tanrıyı içimizde, yani insanda aramamızı ve evrenle bir olmamızı söyler.


Mevlana aynı zamanda İslam dinine kattığı estetik boyutla yani semâ (dans), müzik, şiirsel ve dinsel ritüellerle “İslam Rönesans”ını yaratmıştır.


Mevlana ile aynı çağda yaşayan Hacı Bektaşi Veli ile olan ilişkilerine dair de güzel hikayeler vardır. İslam düşüncesine yön veren bu iki önemli kişiliğin tevazularını ve şahsiyetlerini anlatan bir hikayeyi sizinle paylaşmak istiyorum:


Adamın biri haram yolla kazandığı parayla bir inek alır. Neden sonra adam, rahatsızlık duyar ve aldığı bu ineği hayır yoluyla elinden çıkarmaya karar verir. O zamanlar dergâhlar aynı zamanda aşevi hizmeti de gördüklerinden kurban kabul etmekteydiler. Adam ineğini alır ve Hünkar Hacı Bektaşi Veli Dergâhına varır.


Der ki; “Bu ineği kurban olarak kabul edin, kesin, afiyetle dervişler yesinler. Ancak ben bu ineği haram parayla aldım” der. Hacı Bektaşi Veli, adamın bu bağışını, haramdır diye kabul etmez ve adamı dergâhından gönderir.

Adam bu kez, Mevlana Hazretleri’nin dergâhına gider. Durumu anlatır. “Pişmanın, lütfen bu ineği kabul edin. Ben de bu yükten kurtulayım” der. Mevlana adamın bağışını ikiletmeden kabul eder. Adam dayanamaz ve Mevlana’ya sorar:

“Sizden önce Hacı Bektaşi Veli’ye gittim, kabul etmedi. Siz neden kabul ettiniz?” der.

Mevlana cevap verir: “Bizler karga isek, Hacı Bektaş bir şahindir. Şahinler, kargalar gibi her leşin üstüne konmaz” der.

Adam şaşırır, tekrar varır Hacı Bektaşi Veli’nin yanına. “Ya Hazret, siz bu ineği kabul etmediniz. Ben de gittim Mevlana’ya sundum, hemen kabul etti. Hikmeti nedir?” diye sorar.


Hacı Bektaş cevap verir:


“Bizim gönlümüz bir su birikintisi (bir tas su) ise; Mevlana’nın gönlü bir okyanustur. Bir tas su bir damlayla kirlenebilir, ama onun engin gönlü (okyanus) kirlenmez” der.


Başka söze ne gerek. İnsanlığımızın düğün gecesi kutlu olsun. Mevlana’nın, Hacı Bektaşi Veli’nin yüce gönül derinliğinden hepimize bir damla suyun düşmesi için sevgide ve insanda kalalım.

“Sevgide güneş gibi ol. Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol.

Hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol.

Her ne olursan ol,

Ya olduğun gibi görün ya da

Göründüğün gibi ol.”



0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page