top of page
  • Yazarın fotoğrafıBaşak Kamacı Budak

KURULTAYIN RUHU



Kariyerizm... Türk siyasetinin çocukluk hastalığı.


“Eski Türkiye”de başarının anahtarı; çok çalışmak, emek vermekti. Bulunduğun makamı, mevkiyi dişini tırnağına takarak hak etmen gerekirdi.


“Yeni Türkiye”de ise en kutsal değer olan “emek” çöpe atıldı ve yerine büyülü kelime “kariyer” geldi.


Herkes bireysel kariyeri için “her yol mübah” diyerek kıran kırana mücadelenin tek tabanca aktörleri oluverdi.


Siyasette, şirketlerde, kurumlarda kendi kariyer yolculuğunun kölesi olmuş kariyeristler dünyası...


Kadın yazarlarımızdan rahmetli Tomris Uyar’ın şu cümlesi her şeyi özetler nitelikte:


“İdealizmin zamanla kariyerizme dönüşmesi çağımızın en büyük dramlarından biri.”


Çünkü idealizm kolektif, kariyerizm ise bireyseldir. Kariyerizmde gidilecek yol ve yoldaşlardan ziyade; kişinin ulaşacağı “herhangi bir” konum, iktidar ve elde edilecek bireysel güç beklentisi vardır.


Hangi Kuvayı Milliye?


Türkiye’nin siyasi tarihine damga vuran, en önemli toplumsal hareketlerden Adalet Yürüyüşü’nü yaşamış ve yaşatmış CHP’nin, önümüzdeki günlerde izleyeceğimiz Kurultayında, Sayın Kılıçdaroğlu’nun karşısına 4 adayın çıkmasını şaşkınlıkla takip ediyorum.


Liderinin en güçlü olduğu anda, muhalefet görevini diri ve devlet adamı kimliğine yakışır biçimde yürütmekte olan bir Genel Başkan varken, “bu neyin mücadelesi?” diye sormadan edemiyor insan.


Adayım diyen herkes, Kuvayı Milliye ruhundan dem vuruyor. İyi ama, Kuvayı Milliye’yi unutulmaz ve efsanevi kılan en önemli özellik; ben değil, biz olmasındandı. Tek bir ideal ve tek bir hedef vardı: Özgür ve bağımsız bir vatan.


Partinin en üst yönetim organlarından olan Parti Meclisi’ne aday olanların sayısı ise bu gidişle 1000’i bulacak. Anlamaya çalışıyorum; aday olan herkesi özgüveninden dolayı tebrik ediyorum. Ama bu organlar başka bir takım donanımları, yeterlilikleri gerektirmiyor mu aaa dostlar?


Kılıçdaroğlu demokrasisi iflas etmiş bir ülkede her şeye rağmen kendi partisinde demokratik bir anlayışın hakim olması için direniyor.


Partililerine sesleniyor:


“Bir CHP’li çıkar ‘ben ne olacağım derse’ derhal CHP’den istifa etsin. Bizde ‘ben’ mesele olmaz, ‘biz’ meselesi olur” diyor. Devletin tüm kadrolarında liyakat sahibi olanın, yani işinin ehli olanın göreve gelmesi gerektiğini bıkmadan usanmadan anlatıyor. Ama nafile...


Herkes “hı hııı” diyor, sonra arkasına dönüp “Ben olmazsam, ben yapmazsam olmaz. Ben yoksam zaten kötüdür” diyor.


Ey dostlar, kariyerizm birlikteliği zedeler; insanı insan yapan ideallerden, bilgelikten, olgunluktan uzaklaştırır.


Geriye tek bir temennimiz kalıyor: Kariyerizme karşı, İdealizm kazansın!


İlçe Başkanları yönetimlerini seçti. İl Başkanları yönetimlerini seçti. Belediye Başkanları Meclis Üyelerini seçti. Sıra Sayın Kılıçdaroğlu’nda... Genel Başkan da demokratik hakkını kullanacak ve kurmaylarını kendi seçecek.


Cumhuriyet Halk Partisi’nin 3-4 Şubat’ta gerçekleşecek Kurultayında, ortak özlemimiz olan Demokrasinin ve Adaletin olduğu bir Türkiye için mücadele ruhu, hepimizi sarsın.


0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page