top of page
  • Yazarın fotoğrafıBaşak Kamacı Budak

YERELİN EVRENSELLİĞİ


Yıllardır iç siyasi tartışmalar girdabında boğulmuş, yüzünü yeniden dünyaya dönmeyi arzulayan, geleceğini geri almak isteyen bir Türkiye ruhunun uyandığı bu günlerde, gelin, evrensel düzeyde kendimize bakalım.


Evrensel bakış, aklımızın öğretilmiş sınırlarını zorlar, tabuları yıkar, özgüven kazandırır, umudu yeşertir.


Ben, insanların daha rahat ve mutlu yaşamaları için, planlı kentler düşüncesini geliştirip, uygulayan Miletli Hippodamos’un hemşerisiyim.


2500 yıl önce, “Kentler, demokrasi ve eşitliğin kurulması için düzenli caddelerle planlanmalıdır” diyen Hippodamos’un, yani dünyanın ilk şehir plancısının mirasçısıyım.


Kent kültürünün, felsefenin doğup büyüdüğü, sonra da tüm dünyaya yayıldığı toprakların bekçisiyim.


Bu ülkenin binlerce yıllık kültürü, yaratıcılığı, her karış toprağına sinmiş evrensel düşünce sistemi unutturulmuş olabilir.


Ama üzerinde yaşadığımız toprakların binlerce yıllık olgunluğu ve dingin ruhu, ömrü on yıllarla sınırlı iktidarların tahribatıyla yok edilemeyecek kadar güçlü, vakur ve kadim...


Ben inanıyorum, siz de inanın...


Priene Başardı...


Aydın’ın Söke ilçesinin en önemli kültürel mirası olan Priene Antik Kenti, geçtiğimiz günlerde UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu) Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmeyi başardı.


UNESCO, üstün evrensel niteliklere sahip, insanlığın ortak geçmişinin eşsiz örnekleri olan kültür varlıklarını; önce ülkelerin başvurularını değerlendirerek geçici listeye alıyor. Uzun ve hummalı bir sürecin ardından da kalıcı listeye alınıp alınmayacağına karar veriyor.

Türkiye’den kalıcı listede sadece 17, geçici listede ise toplam 78 kültür varlığı bulunuyor.

Binlerce yıldır bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmış bir ülkenin öz evlatları olarak, kendimize soracağız: “Biz bu toprakların kültürüne, mirasına neden sahip çıkamadık? Neden evrensel düşüncenin sınırsızlığından ve özgüveninden vazgeçtik?”

Kötü ve plansız kentler yarattık.

Betonun soğukluğuna teslim olduk.

Atamız Hippodamos’un mutlu, demokratik, eşitlikçi, insan mutluluğu için planlanmış kentlerine sırtımızı döndük.

Söke’nin yerel yönetimi ve dinamikleri, Priene Antik Kenti’nin bir dünya mirası olduğunu tescillemek yolunda önemli bir başarıya imza attı.

Ama ya Didim’in ev sahipliği yaptığı Milet Antik Kenti, Apollon Tapınağı...

Priene bana gücenmesin ama, Milet Antik Kenti çoktan bu listenin baş tacı olmalıydı. Çünkü bu toprakların büyük ağabeyidir Miletos.

Hatta Priene, Milet ve Didyma Apollon Tapınağı birbirinden ayrı düşünülemez. Onları, bugünün ilçe sınırları ayırmış olsa da, aralarındaki tarihsel ve kültürel bütünlüğü koparmak ne mümkün?

Kentin bugünkü Hippodamosları; yerel yöneticiler ve karar vericiler olmak zorunda.


O yerel yöneticilerin de yönetmeye talip oldukları toprakların binlerce yıllık yükünün ağırlığını hissetmeleri; evrensel düşünceyle, kentin her karışına dokunmayı becermeleri lazım.

Ülkemizin ve kentlerimizin geleceğini, oturdukları koltuklarda “yerim dar” diyenler değil, evrensel düşüncenin ve dünya mirasının bir parçası olduğunu hatırlayanlar yeniden kuracaklar.

Ben inanıyorum, siz de inanın.



0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page