Devlet Bahçeli’nin her seferinde, polemiğe yol açan çıkışlarına bir yenisi daha eklendi.
Bahçeli bir gündem oluşturuyor, bu gündeme ilişkin kamuoyunda tartışmalar başlıyor, böylece ilk tepkiler püskürtülüyor.
Ardından hükümet tek bir hamleyle bunu uygulamaya koyuyor.
Bahçeli ve hükümet arasındaki bu paslaşma ve yaptım-oldu tarzı, dayatmacı siyaset anlayışı adeta bir devlet teamülü haline getirildi.
Bahçeli’nin ortaya atıp bıraktığı yeni gündem maddemiz; Genel Af. Kim için Genel Af? “Kader Mahkûmları” için. “Kader mahkûmu” tanımının kendisi bile Türk Adalet Sistemi açısından sorunlu bir kavram.
“Kader mahkûmu” olarak cezaevlerinde kimler yatıyor? “Cinnet” geçirdim, “zaten namussuzdu” diyerek, cezasını hafifletmek için gerekli tüm gerekçelere sahip, kadın katilleri; planlı, kasıtlı adam öldürenler; trafikte can alanlar; hırsızlık ve gasp suçu işleyenler; dolandırıcılar, tecavüzcüler, çocuk istismarcıları, rant için devleti soyanlar, çek-senet mafyaları ve onların tetikçileri...
İşte bu suçları işlemiş herkes “Kader mahkûmu”… Peki, bu “Kader mahkûmlarının” mağdur ettiği insanlar, kadınlar, çocuklar, ailelerin adı ne? Hangisi “Kader kurbanı”?
Vicdan neyi söylüyor?
Seçime ramak kala, art arda çıkartılan aflar kamu vicdanını zedeliyor. Yeni çıkan ve kanunlaşması beklenen İmar Affı, bu ülkenin kentlerine yapılmış bir ihanet.
Kentlerimizin ranta ve imar yolsuzluğuna teslim edilişin nişanesi. İmar affı ile “rantçı kader kurbanları”nı affettik. Peki, vicdanımızda affedecek miyiz? Kentlerin vicdanı bu affı taşıyabilecek mi?
Bu ülkenin vatandaşları olarak sıkıldık, yorulduk. Aklımızla dalga geçilmesinden, vicdanımızın hiçe sayılmasından, geleneklerimizin alt üst edilmesinden ve en önemlisi devleti dolandıranın, başkasının malına namusuna göz dikenin, düzgün olmayanın korunup kollanmasından bıktık.
Doğru durmaya, devletine bağlı vatandaş olmaya çalışırken ezilmekten yorulduk.
Bizim vicdanımız, bizim örfümüz, âdetimiz, geleneğimiz kabul etmiyor beyler...
Çocuklarımıza tecavüz eden hainlerin, Rant çetelerinin, Kadın katillerinin, Özgecan Aslan’a kıyanların, Çek-senet mafyalarının, tefecilerin, Soma’da 301 vatandaşımızın ölümüne yol açan, insan hayatını hiçe sayarak tek derdi daha fazla para olan canilerin, Lüks arabalarıyla trafikte cirit atarken, gariban vatandaşın canını alan zengin çocuklarının, Gençlerimizi zehirleyen uyuşturucu tüccarlarının, “Devletin malı deniz, yemeyen keriz” diyerek pişkin pişkin bizim ortak zenginliklerimizi yiyen, hazine arazilerini işgal edenlerin, Adana’nın Aladağ ilçesinde bir kız öğrenci yurdunda 11 evladımızın yanarak can vermesine yol açan yetkililerin;
Affını ne vicdanımız, ne ruhumuz ne de aklımız kabul etmiyor, etmeyecek. Devlet, “kader mahkûmlarının” değil “kader kurbanlarının” yani halkın vicdanı olmak zorunda.
Ve unutmayın; kaderimiz kimsenin elinde değil, geleceği vicdan sahibi, bu ülkenin ezilenleriyle birlikte yeniden inşa edeceğiz.
SİZ AFFETSENİZ DE BİZ AFFETMEYECEĞİZ!!!